Ana Sayfa

Ana Sayfa
Editör'ün Yazıları - 4
Önceki YazıSonraki Yazı
İstanbul, 8 Mayıs 2002
Anılar(1) - 1988 Avrupa Gençler Şampiyonası / Filibe-Bulgaristan
Merhaba,
Üç yıla yakın bir aradan sonra yeniden BriçBank okurları ile birşeyler paylaşmak istedim. Briç anılarımı yazmaya başlıyorum.
Yıl 1988, 22 yaşındaydım, Boğaziçi Üniversitesi Kampüsü'nde düzenlenen Genç Milli Takım seçmesine partnerim Jozef İnselberg ile birlikte katılmıştık. O zamanki statüye göre çiftler Butler halinde düzenlenen turnuva sonunda ilk iki sırayı alan çiftlere federasyon kontenjanından bir çift eklenecek ve bu 3 çift Bulgaristan'ın Filibe kentinde düzenlenecek olan 11.Avrupa Gençler Şampiyonası'na katılmak üzere kampa alınacaktı. Brice başlayalı 2 yıl, ilk resmi turnuvamı oynamamın üstünden 1.5 yıl geçmişti. 16 çiftin katıldığı seçmede finale kalmayı başarmış ama finalde pek başarılı olamayarak seçmeyi 6. sırada tamamlamıştık. Hasan Yirik - Kudret Metin birinci olarak kampa katılmış, sonraki sıraları alanların kampa katılmalarında güçlükler yaşandığı için yanılmıyorsam üçüncü sırayı alan çiftten Süleyman Kolata ve seçmeye katılmamış olan İzmir'den Ömür Kayserili takıma dahil edildi. Federasyon kontenjanından takıma girenler ise Jozef ile ben olmuştuk.
Katılınacak olan uluslararası turnuva 16 yıl aradan sonra ilk kez Türkiye'nin gençler kategorisinde temsil edilmesi bakımından çok önemliydi. Nişantaşı'ndaki Şlem Briç Kulübü'nde takım kaptanlığına atanan Ata Aydın tarafından çalıştırılmaya başladık. Haftada birkaç gün biraraya geliyor, kaptanımız Ata Aydın'ın bağırmaları ve hakaretleri eşliğinde takım maçları yapıyorduk. Çalışmalar bir ders, bir eğitim toplantısı havasından çok sürekli briç oynanan bir antrenman havasında geçiyordu. Ata Aydın'ın yarattığı gergin hava bize de sirayet etmiş, en ufak hatada birbirimize bağırır, kalbini kırar ve aşağılar hale gelmiştik. Bir yandan da sponsor aranıyordu. Turnuvaya 1 ay kala Filibe'ye tren biletleri ve otel masraflarını karşılayacak kadar para bulunmuştu.
Bir Ağustos günü Sirkeci'den Şark Ekspresi'ne binerek yola çıktık. Kuşetli vagondan alınan biletlerimizle 2 kompartmana dağılmış ve 10 saat sürecek yolculuğumuza başlamıştık. Gece uyuyana kadar Ata Aydın bize defalarca ne kadar kötü oynadığımızı, Avrupa'da rezil olacağımızı, 21 takımın katıldığı turnuvada bir takım bile geçmemizin sürpriz olacağını söyledi. Psikolojik olarak eziliyorduk. Kulağımda 14 yıl sonra hala çınlayan bir cümlesi "15.olun kendinizi Avrupa Şampiyonu sayın". Hepimiz gece geç yatmaya alışıktık, Ata Aydın'ın aşağılamaları, sınır geçişinde pasaport ve vize kontrolü ile zaman geçiyordu. Sabaha karşı kuşetlerimize yerleşip biraz uyuyabildik. Sözde 5 yıldızlı olan otelimize yerleşip biraz para bozdurduk, turnuva salonunu gezdik. Turnuva ertesi gün başlıyordu ve ilk maçımızda bye kalacaktık. Hepimiz çok yorgun ve heyecan içindeydik, odalarımıza çekilip uyuduk.
Maçlar perdesiz ve 20 board üzerinden tek devreli lig usulü oynanıyordu, eller masada dağıtılıyordu. İlk gün bye kalmamızdan gelen 18 VP ve turnuvanın en zayıf ekiplerinden birinden aldığımız 25 VP ile birinci sıraya yerleştik ve gün bitti. İlk günün bülteninde en üstteydik, çok keyifli birşeydi bu. Birdenbire gereksiz şekilde ümitlenmiştik. Kaptanımız Ata Aydın da ümitlendi. Sonumuzu hazırlayan faktörlerden biri de bu boş ümitler oldu. Hata yaptıkça hem maçları kaybediyor, hem de kaptanımız Ata Aydın'dan feci şekilde azar işitiyorduk. Maçları açık odada seyrediyor, söylenerek ve sürekli konuşarak zaten çok tecrübesiz olan oyuncuları strese sokuyordu. Bir maçta benim yanıma oturmuş ve bir elde yaptığım bir hatadan dolayı bana "gerizekalı" demişti. Dağılmıştım, bir sonraki el ortağımın trefl atağına yerde Dam dururken Rua-Vale'den Rua koymuştum, bunun üzerine bir küfür daha patlattı, ben de dönüp onu masadan kovdum. Gerginlik gün geçtikçe artıyordu.
Her günün sonunda birimizin odasında toplanıp o gün oynanan bütün elleri tek tek inceliyorduk. Ata Aydın kendi kafasına göre bir değerlendirme yaparak oyuncuların bireysel hatalarının takıma kaç imp kaybettirdiğini not alıyordu. Maçlarda aynı eller oynanmadığı için Butler Ranking gibi bir sıralama yoktu ama Ata Aydın listesini hazırladı. Hem aramızdaki sürtüşmeden hem benim berbat oyunumdan hem de moral bozukluğumdan dolayı giderek daha fazla üzerime geliyordu. Yaptığı listeye göre de takımın en kötü oyuncusuydum. Kaderin bir cilvesi olarak tüm maçları birlikte oynadığımız ortağım Jozef İnselberg de takımın en iyisi görünüyordu. Bu doğal bir sonuçtu, çünkü tüm hatalar bana yükleniyor, kritik deklare ve oyunlarda ilk hatayı yapan çoğunlukla ben olduğum için ortağım masum görünüyordu. Sonradan Ata Aydın'ın partneri olan Jozef'in en iyi oyuncu olarak göründüğü bu bilimsel(!) liste bir kara leke olarak Briç Dünyası dergisinde yayınlandı. Kara leke benim olduğu kadar listeyi hazırlayan ve yayınlayanındır. Hiçbir objektif kritere dayanmayan, bir kişinin görüşlerine dayanan bu liste dünya briç tarihinde bu yöntemle hazırlanıp yayınlanan tek liste olmuştur.
Şampiyonanın ortasında yarım günlük bir boşluk vardı. Jozef hariç tüm takım bu boşlukta düzenlenen özel takım turnuvasına katılmıştı. Ben, 1 Macar ve 2 Avusturyalı ile karma bir takım kurmuştum. Genç Milli Takımın diğer 4 oyuncusu, Süleyman Kolata, Ömür Kayserili, Hasan Yirik ve Kudret Metin, ayrı bir takım kurarak 20 civarında takımın katıldığı bu turnuvayı kazandılar. Benim takımım da onların ardından ikinci oldu. Katılım ücreti olarak toplanan cüzi ücret bu iki takıma başarıları oranında ödül olarak dağıtıldı. Oldukça keyifli geçen bir turnuva idi, milli takımın resmi maçlarındaki baskıdan sıyrılmış zevkle briç oynayarak bu özel turnuvanın tepesine isimlerimizi yazdırmıştık. Resmi maçlarımız ise kötü gidiyordu. Sonuçta 16. sırayı aldık.
Dönüş yolculuğu da tam bir kabustu, federasyon delegesi ve kaptan olarak bizimle birlikte gelen Ata Aydın orada tanıştığı Hollanda'lı bir hakemin arabasıyla bir gün önce İstanbul'a döndü. 6 genç elimizde biletler, önce Filibe tren garında, sonra Bulgaristan sınırında çeşitli tatsız olaylar yaşayarak 8 saat gecikme ile İstanbul'a döndük, Türkiye'ye girdiğimizde neredeyse yeri öpecektik. Sirkeci garında ailelerimiz bizi karşıladı. Kabus nihayet sona ermişti.
Avrupa Gençler Şampiyonası'ndaki başarısızlık ve Ata Aydın'ın aşağılayıcı tutumu benim için ateşleyici bir unsur oldu. Hırslanmıştım, başarılar kazanmak istiyordum, çok da gençtim. Üniversitedeki derslerimi aksatmak pahasına brice daha fazla ağırlık vermeye başladım. Sürekli briç kitapları okuyor ve sık sık turnuva oynuyordum. Bu çalışmalar sonraki derecelerin temelini oluşturdu. Bir sonraki yıl Jozef İnselberg ile Türkiye Gençler İkili'de ikinci ve Türkiye Gençler Dörtlü'de birinci olduk. Bir sonraki yıl ise Süleyman Kolata ile İstanbul Dörtlü ve Türkiye İkili şampiyonluklarını kazandım.

Sevgiler,
Sami Cohen - samicohen@bricbank.com
Federasyon | Milli Takımlar | Şampiyonlar | Toplam EMP | İl Temsilcileri | Tarihçe | Rating | Tavsiye | Ziyaret | Arşiv
Linkler | Kitaplar | Kulüpler | Albüm | OkBridge | Zone | Br.Base | Üyelik | İletişim | Editör | English Version
1 Ocak 2003 tarihinden beri bu sayfayı ziyaret eden 8496. kişisiniz
On Yazılım Ltd tarafından hazırlanmıştır OkBridge IDéEFIXE Satış Ortağı