İkinci yazımızın biraz gecikmesinde tabi ki ülkemizde son bir haftada yaşanan olağanüstü durumun da etkisi var. Direkt bir etkisi olmasa bile bu durumu mazeret olarak gösterebilirim.
Ulus olarak bir depresyonun içinde olduğumuzu gözlemlemek için doktor olmaya gerek yok sanırım. Ülkemizin gündeminde isteğimiz dışı ilk sıraya oturan deprem afetinde yaralananlara acil şifalar,
yakınını, tanıdığını kaybedenlere de başsağlığı diliyorum ve tüm briççileri bu insanlara yardımda bulunmaya çağırıyorum. Nakit veya eşya olarak, ihtiyaç fazlamızı mutlaka bağışlamalıyız.
İlk kez oynanacak olan Cumhurbaşkanlığı Kupası da bu afetten dolayı belirsiz bir tarihe ertelenmiştir. Aldığımız duyumlara göre tüm dallardaki spor faaliyeteleri resmi bir duyuru
olmamasına rağmen askıya alınmıştır. Resmi ya da gayriresmi olan bu ulusal yas durumu elbette fazla uzun süremeyecek ve pek yakında hayatımız normale dönecektir. Geçtiğimiz sezon hayalini
kurduğumuz kulüplerarası simültane briç turnuvalarının ilkini gerçekleştirip, gelirini de depremzedelere bağışlamak düşüncesindeyim. Bu amaçla, bu hafta İstanbul'daki briç kulüplerine ayrı
ayrı ziyarette bulunup, bu turnuvanın teknik ayrıntılarını konuşacağım. Umarım yüzümüzün akı ile böyle bir turnuvayı başarır, periyodik olarak tekrarlarız. Bahsettiğim turnuva, birkaç
kulüpte aynı anda başlıyor. Aynı eller oynanıyor, sanki büyük bir turnuvanın gruplarıymış gibi hesaplanıyor. Burada güç olan, bitimde skorları bir merkezde toplayıp bilgisayara girmek ve sonuçları
ivedi olarak kulüplere yollamak. 15-20 dakika içinde bu işlemleri tamamlamak için elbette internet'ten yararlanmayı planlıyorum. İstanbul'daki dört büyük kulüpte internet bağlantısı mevcut,
dolayısıyla teorik olarak böyle bir turnuvayı hesaplamak mümkün. Tabi önceden 7-8 set board dağıtmak da gerekiyor. Grupları da önceden iyi ayarlamak, kulüplerde dengeli miktarda katılımcı sayısı
olmasını da sağlamak gerekiyor. Bu nedenle ilk kez geçen yıl uygulanan önceden kayıt ve ücret toplama yöntemlerini uygulamak niyetindeyim. Dünya'da daha önce hiçbir örneğine rastlamadığım bu tür
bir turnuvayı şehirlerarası hatta milletlerarası yapmak da mümkündür.
Hazır kulüplerden bahsetmişken, sezon başlamadan önce birkaç öneri ve eleştiri de yapmanın tam sırası diye düşünüyorum.
- Gördüğüm kadarıyla kulüplerimiz, yaz sezonunu, yeni briç sezonuna hazırlık için yeterince kullanmıyorlar. Halıları değiştirmek ya da duvarları boyatmaktan bahsetmiyorum elbette. Örneğin, resmi
maçlarda kullanılan perde ve arabaların bakımından bahsediyorum. Bazı kulüplerde bu arabaların montajı ters yapılmış, yani bir oyuncunun önündeki çıta uzantısı solda olacağına sağda, bir kerpeten
ve bir çekiç ile 2 saatte 10 adet arabanın üzerindeki çıtalar sökülüp, doğru şekilde çakılabiliyor. Süreyi biliyorum, çünkü bir kulübümüzdeki arabalar 2 yıl boyunca düzeltilmeyince bizzat gidip
düzelttim. Briç sezonunda kulüpler kalabalık olabilir, ve bu işlem sırasında çıkacak gürültü rahatsızlık verebilir. Yaz sezonunda bu tamirat rahatlıkla yapılabilir. Perdelerin ise yönlerinde
hatalar var. Perde kapağı Güney-Batı oyuncuların tarafında olmalı. Sadece perde üzerindeki yön levhalarının yeri değiştirilerek yapılabilecek bu değişiklik, bazı kulüplerimizde ihmal ediliyor.
Bazılarındaki perdelerde yön levhaları dahi yok. Lütfen briç açısından bomboş geçen yaz sezonunu bu çalışmalarla değerlendirelim.
- Kulüplerimizde düzgün bir turnuva arşivi olduğundan emin değilim. Oldukça gecikmiş olan Ustalık Puanı uygulaması, çok yakında başlayacak ve kulüplerden turnuva sonuçları talep edilecek. Hazır
olup olmadığınızı lütfen kontrol ediniz. Kulüplerde turnuva oynayanların Ustalık Puanı almasından kulüp yöneticilerinin sorumluluğunda olduğunu hatırlatırım.
- Turnuva sonuçlarının hesaplandığı bilgisayar programlarında oyuncu veritabanı bulundurmak mümkün, bunun en önemli faydaları, aynı ismin defalarca girilmek zorunda kalınmaması ve hatalı isim
girişinin engellenerek, Ustalık Puanı uygulamasında hataya meydan vermemesi. Oyuncu veritabanını hala kullanmayan kulüplere tavsiye ediyorum. Kullananlar ise, isimleri büyük harflerle yazıyorlar.
Bu durum tabi ki hiçbir teknik soruna yol açmıyor. Ancak günümüzdeki yazı anlayışında isimler ve diğer kelimeler küçük harflerle yazılıyor. İsimlerin sadece ilk harfi büyük harfle yazılıyor. Bu
durumda hem görsellik açısından daha zangin bir sonuç listesi çıkıyor, hem kağıda döküm alırken genişlikten tasarruf ediliyor, hem de sadece büyük harfle yazılmış kelimelerin bir kısaltma olduğu
anlaşılıyor. Günümüzde temayül, kısaltmaların arasında nokta kullanmayarak, kısaltmaları büyük harflerle yazmaktır. Örneğin eskiden Türkiye Briç Federasyonu'nun kısaltması T.B.F. olarak yazılırken,
artık sadece TBF yazmak yeterli oluyor. Hem 3 adet noktadan tasarruf, hem de bence görsel açıdan zenginlik. Yaz sezonunda bol bol vaktimiz de olduğuna göre, oyuncu veritabanında bu değişikliği yapmak
için zaman ayırabileceğinizi düşünüyorum. İnternet kullanıcıları, büyük harfle yazmanın bağırmak anlamına geldiğini herhalde biliyorlardır. Aşağıdakilerin hangisi göze daha hoş geliyor ?
YALÇIN ATABEY - SAMİ COHEN | %56.07 |
Yalçın Atabey - Sami Cohen | %56.07 |
- Kulüplerimizin bana garip gelen bir ödül töreni anlayışı var. Günümüz teknolojisi ile turnuva sonucu 5-6 dakikada hesaplandığı halde ödüller sonuçların açıklandığı sırada dağıtılmıyor. Bir
hafta sonraki turnuvanın tam ortasında bir ses yükseliyor. "Şimdi geçen haftanın birincilerine ödüllerini veriyoruz." Pek çok masada oyun başlamış oluyor. Bu törenden rahatsız oluyorlar, bir kısmı
duymuyor bile, bir kısmı rastgele bağırıyor, alkışlıyor. Çoğu bir önceki turnuvayı oynamamış olan bu kişiler, doğal olarak kazanana yeterli tezahüratta bulunmuyorlar. Halbuki turnuva biter bitmez
ödül verilse, zaten hemen hemen tüm oyuncular sonuçları beklediğine göre, güzel bir tören yapmak mümkün olur. Ödülünü alamayan oyuncu bir sonraki turnuvaya herhangi bir nedenle gitmezse, haftalarca
ödülünü kovalamak zorunda kalıyor. Kulüplerde geçmiş turnuvalara ait bir arşiv olsa bile, ödül verilip verilmediği not alınmıyor, kulüp vereceği ödülü takip etmiyor. Ödül, turnuvayı düzenleyen
direktörün sorumluluğuna bırakılmış, kulüp yöneticileri hiç oralı olmuyor. Oyuncu da, dilenci gibi ödülünü kovalamak zorunda kalıyor. Kulüp yöneticilerinden, bana garip gelen bu durumu yeniden
gözden geçirmelerini rica ediyorum. Kulüp yöneticileri bir hafta sonraki turnuvaya 2 veya 4 kişiyi gelmeye zorlamakla, gelmezse eziyet etmekle iyi birşey yaptıklarını sanıyorlar, yeni
turnuva düzenleyenlere de böyle yapmalarını salık veriyorlar. Halbuki, turnuva sonunda düzenlenen ödül töreninin katılımı ve keyfi artıracağını düşünüyorum.
Sevgiler,
|